Özet
Stok affı uygulamaları, kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve işletmelerin fiili envanterleriyle yasal kayıtlarını uyumlu hale getirmek amacıyla Türk vergi sisteminde sıklıkla başvurulan düzenlemelerdir. Ancak stok affı hükümlerinden yararlanan mükelleflerin, bu kapsamda beyan ettikleri mallar üzerinden KDV iadesi talep edip edemeyeceği konusu, gerek idari uygulama gerekse yargı kararları açısından tartışmalıdır. Bu çalışmada, stok affının KDV iadesi üzerindeki etkisi incelenmekte ve ilgili mevzuat, özelgeler, Danıştay kararları ile değerlendirmeler sunulmaktadır.
- Giriş
Vergi sistemlerinin temel hedeflerinden biri, mükelleflerin gerçek beyan esasına dayalı olarak gelir ve harcamalarını kayıt altına almalarını sağlamaktır. Türkiye’de bu amaca yönelik enstrümanlardan biri de dönemsel olarak çıkarılan stok affı düzenlemeleridir. Bu düzenlemelerle işletmelere, kayıtlarında yer almayan stoklarını ceza ve faiz ödemeksizin beyan etme ve kayıt altına alma imkânı tanınmaktadır. Ancak uygulamada, bu stoklara ilişkin yapılan KDV ödemelerinin indirimi veya iadesi konusunda ciddi tereddütler ortaya çıkmaktadır.
- Stok Affı Uygulamalarının Hukuki Dayanağı ve Kapsamı
Stok affı, genellikle torba kanunlarla gündeme gelen ve geçici maddelerle yürürlüğe giren düzenlemelerdir. Son dönemde 6111, 7143 ve 7326 sayılı kanunlar bu kapsamda önemli örnekler sunmaktadır. Özellikle 7326 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca, kayıtlarda yer almayan emtiaların beyan edilmesi ve bu emtialar üzerinden %10 oranında KDV hesaplanarak ödenmesi düzenlenmiştir. Bu şekilde beyan edilen mallar, kayıtlara girer ve ödenen KDV indirilebilmekle birlikte iade konusu yapılamaz.
Örneğin, kayıtlarda yer almayan 100.000 TL değerinde mal beyan eden bir işletme, bu tutar üzerinden 10.000 TL KDV hesaplayarak ödemektedir. Bu 10.000 TL, işletmenin KDV beyannamesinde indirilecek KDV olarak yer alabilir; ancak bu mallar sonradan ihraç edilse dahi, bu işlemler nedeniyle iade konusu yapılamaz.
- Katma Değer Vergisi Sisteminde İade Mekanizması
KDV sisteminin temel ilkesi, mal ve hizmetlerin nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar her aşamada vergilendirilmesi, ancak bu aşamalarda ödenen vergilerin indirim konusu yapılmasına izin verilmesidir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. ve 32. maddeleri, iade mekanizmasını bu sistem içinde tanımlamaktadır. - maddeye göre, istisna kapsamındaki işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirilemeyen KDV, Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde iade edilir. Ancak bu iadenin gerçekleŞbilmesi için, işleme konu malların gerçek bir ticari faaliyet sonucunda elde edilmesi ve fatura ile belgelendirilmesi gerekmektedir. İşte bu noktada, stok affı kapsamında beyan edilen malların bu şartları ne ölçüde karşıladığı sorunu ortaya çıkmaktadır.
- Vergi İdaresinin ve Danıştay’ın Yaklaşımı
Vergi İdaresi, stok affı kapsamında beyan edilen mallar için hesaplanan ve indirilebilen KDV’nin, iade konusu yapılamayacağını sürekli olarak vurgulamaktadır. Bu görüş, çeşitli özelgelerde de tekrar edilmiştir:
“Stok affı kapsamında beyan edilerek kayıtlara alınan mallar için ödenen ve indirim konusu yapılan KDV, iade konusu yapılamaz.” (GİB, İstanbul VDB, 26.09.2018 tarih ve 62030549-125[6-2018/7143]-E.90266 sayılı Özelge)
Danıştay kararlarında da benzer bir yaklaşım söz konusudur. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, iade talebinin kabulü için, öncelikle işleme konu mal ve hizmetin gerçek ticari bir faaliyet sonucu elde edilmesi ve faturalandırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, emsal bedelle beyan edilen mallar üzerinden ödenen KDV, sistemin mantığı gereği iade edilebilir sayılmamaktadır.
- Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Öneriler
Stok affı kapsamında ödenen KDV’nin iade edilmemesi, özellikle ihracat yapan işletmeler için ciddi maliyetler oluşturabilmektedir. Örneğin, bu malları ihraç eden bir mücellef, önceden ödedikleri KDV’yi iade alamadığı gibi, ihracat teslimine konu olan bu mallar nedeniyle yüklenilen KDV’yi de iade alamamaktadır. Bu durum, KDV sisteminin tarafsızlık ve yansıma ilkesiyle çelişmekte ve vergi adaletini zedelemektedir.
Bu nedenle, gelecekte yapılacak stok affı düzenlemelerinde: – Beyan edilen malların kullanıldığı işlemin niteliğine göre kısmi iade imkanı sağlanmalı, – Eğer belgeyle ispatlanan bir maliyet söz konusuysa, bu durumda iade sınırlı da olsa mümkün kılınmalı, – Gıbi belgelerle desteklenen emsal bedel uygulamalarında, iade talepleri değerlendirilebilmelidir.
- Sonuç
Stok affı uygulamaları, mali disiplinin sağlanması ve kayıt dışılığın azaltılması açısından yararlı düzenlemeler olsa da, KDV iadesi açısından sistemsel çelişkiler ortaya çıkarmaktadır. Mali idare ve yargı organlarının yaklaşımı, stok affı kapsamında ödenen KDV’nin sadece indirilebileceği, iade konusu yapılamayacağı yönündedir. Ancak bu durum, KDV sisteminin temel ilkeleriyle tam olarak uyumlu değildir. Bu nedenle, hukuki belirliliğin ve vergisel adaletin sağlanması için mevzuatta bu konuya ilişkin açıklıklar getirilmesi gerekmektedir.
Kaynakça
– 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
– 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Kanunu
– GİB Özelgeleri ve Tebliğleri
– Danıştay Vergi Daireleri Kurulu Kararları
– Ercan, M. (2021). “Vergi Affı Uygulamaları ve KDV’ye Etkisi”. Maliye Dergisi
– Tunca, Y. (2020). “KDV Uygulamasında İade Sorunları”. Vergi Dünyası Dergisi